Hemanjiyomlu çocukların aileleri genellikle çoğu lezyonun zararsızlığı ve küçüklüğüne zıt derecede endişeli ve kararsızdır. Ana-babalarda doğumda normal olan bir bebekte aylar içinde ortaya çıkan hemanjiyom nedeniyle korku, endişe ve üzüntü egemen olup durumu kabullenmeleri zor olabilir. Bu nedenle tedavisiz izlem yaklaşımına inanç ve güvenleri yeterli olmayabilir.
Ailelerin hemanjiyomların doğal seyri, olası komplikasyonlar, tedavi gerekleri, seçenekleri, riskleri ve yararları konusunda bilgilendirilmeleri gerekir. Hemanjiyomun gerileme süreci ile ilgili beklentilerin gerçekçi olması ve olası izler ve kalıntıların anlatılması gerekir. Ebeveynlere, yakın çevrelerinden ve yabancılardan gelebilecek sorular ve yorumlara karşı nasıl karşılık vermeleri ve davranmaları konusunda da tavsiyeler verilmesi uygun olur.
Hasta ilk görüldüğünde lezyonların beklenen doğal seyri, genel prognozu, olası tedavi yaklaşımlarının olumlu ve olumsuz yanları ailelere mutlaka anlatılmalıdır. Hızlı çoğalma döneminde hastanın sık görülmesi ve lezyonların ölçüm ve görüntülemeler ile izlenmesi uygun olur. Her aşamada ebeveynlere lezyonların seyri ve izlem planı için bilgi verilmeli, soruları yanıtlanmalıdır.
Bebeklerde görülen hemanjiyomlara yaklaşım ve tedavi planlamaları yapılırken öncelikle mevcut hemanjiyomun yaşamı tehdit eden, önemli işlevlerin bozulmasına yol açabilecek, kalıcı zedelenme, iz, kalıntı bırakabilecek, kozmetik-estetik etkileri olabilecek veya hasta ve ailesi bakımından ciddi psikososyal etkileri olabilecek özellikleri olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Kozmetik bakımdan olumsuz etkileri olabilecek hemanjiyomlara örnek olarak öncelikle alın, kaş, göz kapakları, burun ucu, kulak kepçesi, dudaklar veya ağız çevresi, boyun kıvrımlarında yerleşik olanlarla giysilerle kapatılamayacak vücut bölgelerinde bulunanlar verilebilir.
Durum böyle olunca 4 yaşını aşmış hemanjiyomlu çocuklarda halen sıkıntı yaratan görüntü veya kalıntı olması halinde, psikososyal etkenler de gözetilerek, kreş veya anaokuluna başlanması öncesinde plastik-rekonstrüktif girişimler düşünülebilir.
Hazırlayan: Prof. Dr. Bilgehan YALÇIN